İnsanoğlu depremi alt edebilir mi?

17 Ağustos depreminde hayatını kaybedenleri saygıyla anıyoruz.

Türkiye bir deprem bölgesi, bu da deprem olasılığının her an hayatımızı tehdit ettiği anlamına geliyor. Ne zaman ve ne kadar şiddetli olacağı bilinmez; bildiğimiz tek şey her an 17 Ağustos 1999’u yeniden yaşayabileceğimiz.

Marmara Depremi, deprem gerçeğini Türkiye’ye çok acı bir şekilde öğretti. 7,6 Mw şiddetindeki Gölcük merkezli deprem, gece 03:02’de geldi ve 18,373 insanımızın hayatını kaybetmesine, 48,901 kişinin ise yaralanmasına sebep oldu. O günden sonra, gökyüzü her kızıl olduğunda ya da avize biraz sallandığında Marmara Bölgesi’nin yüreği ağzına geldi.

Deprem tüm Marmara Bölgesi’ni çok sert bir biçimde etkilemişti ancak İzmit ve Avcılar’ın hali içler acısıydı. Tüm şehir moloz yığını haline gelmişti; insanlar bu doğal felaketin onlardan aldığı yakınlarının üzüntüsünden, yok olan yuvalarının ve hayata nasıl yeniden başlayacaklarının derdine dahi düşemiyorlardı.

Babamla depremin tuz buz ettiği bölgelere ilk erzak götürdüğümüzde 8 yaşındaydım. İnsanlığın yüzyıllardır yaşanan bir doğa olayı karşısındaki çaresizliğini ve savunmasızlığını  görmek benim için çok acı ve anlatılması güç bir deneyim olmuştu. Sanırım benim jenerasyonumun ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgiyi anlamasında etkili olan yegane şeydi bu deprem. Teknoloji ve depremin bir araya geldiği merkezler olan rasathaneler ise depremin büyüklüğünü açıklamaktan ve artçıl sarsıntıların olacağını belirtmekten öteye gidemiyorlardı. Bir de deprem kuşlarımız vardı tabii; sarsıntı başladığı an ötmeye başlayan bu plastik kuşlar, sert bir rüzgarla birlikte de ötmeye başladıklarından son derece kullanışsızdılar.

Peki hiç düşündünüz mü; ya depremi 15 saniye önceden bilebilseydik? 1999’da hayatını kaybeden 18,373 insanımızın çok büyük bir bölümü hayatlarını kurtarabilirlerdi. Fakat olmadı, teknoloji henüz o noktada değildi. Ancak 14 yıl sonrasında, yani şimdi insanoğlu depremin bir adım önüne geçebildi.

Şu an dünyada depreme karşı erken uyarı sistemleri var. Ancak bunlar inanılmaz biçimde pahalılar. Böyle bir teknolojinin bireysel olarak kullanıcılara indirgenmesi ise insanlığa hizmetten başka bir şey değil. Neyse ki California Teknoloji Enstitüsü (California Instute of Technology / Caltech) bunun için öne atıldı ve akıllı telefonunuz ivmeölçerinden yararlanan bir uygulama üzerinde çalışmaya başladı. Bu uygulama sayesinde telefonunuzu basit bir sismometreye yani depremölçere dönüşüyor.         

Akıllı telefonda ihtiyaç duyulan her şey mevcut

Richard Guy uygulamayı geliştiren ekibin kıdemli üyesi ve bilgisayar bilimi mezunu Matt Faulkner ile birlikte CrowdShake uygulamasını  ve ekibini yarattılar.

Uygulama verimli olmak için insanlara ihtiyaç duyuyor. İnternete bağlı olan her telefon, uygulama için depremölçer görevi görüyor ve tüm telefonlardan toplanan veri CrowdShake ağına gönderiliyor. Bunu 99 depremine uyarlamamız gerekirse; bu uygulamayı kullanan Marmara Bölgesi’ndeki kullanıcıların telefonları, deprem gerçekleşmeden önce yer  tabakasında gerçekleşen hareketleri algılayacaklardı ve tüm telefonlar bu yönde veri göndereceklerdi. Bu yer hareketleri, depremin vurmasından aşağı yukarı 15 saniye önce gerçekleşiyor. Bu şekilde Marmara Bölgesi’ndeki tüm kullanıcıların telefonları aynı veriyi gönderdikleri için depremin geldiği kesinleşmiş olacak ve tüm insanlar uyarılabilecek. CrowdShake uygulaması, birçok kullanıcıdan bilgi aldığı için, yanlış alarmların da önüne geçiyor.

Community Seismic Network’ün başında olan Richard Guy, projenin ilk olarak bilgisayara ve/veya modeme bağlanan bir cihazla hayata geçirildiğini, ardından akıllı telefonların hızlı gelişiminin bu cihazı gereksiz kıldığını belirtiyor.  Guy “Akıllı telefonları cazibesi ihtiyaç duyduğumuz çoğu şeye sahip olmaları” diyor ve ekliyor “İnsanların herhangi bir şey yapmasına gerek yok; akıllı telefonun ivmeölçeri sarsıntıyı algılıyor, konumu da zaten telefon gönderiyor.” Ayrıca bu şekilde kullanıcılar herhangi bir cihaz almaya gerek duymadan, yalnızca bir uygulama indirerek ağa katılabiliyorlar.  Bu da çok daha fazla veri anlamına geliyor. Bu veriler yalnızca depremin geldiğini 15 saniye öncesinden haber vermekle kalmıyor, şiddetinin ve etki alanının saptanmasına da olanak tanıyor.

Uygulama şu an ABD’nin California eyaletindeki Pasadena kentinde deneniyor. Community Seismic Network uygulamayı geliştirmek için bu şehirde bir CrowdShake ağı kurdu ve gönüllüler arıyor. Halihazırda ekstra cihaz satın alındığında Mac, Linux ve Windows’ta çalışabilen uygulamanın mobil versiyonunun Pasadena’daki testlerinin ardından genişleyerek dünyaya yayılmasını umuyoruz.

QuakeFeed ve QuakeWatch gibi uygulamalar dünyada gerçekleşen depremleri anlık olarak izlemenize olanak tanıyor. CrowdShake ise denemelerinin ardından depremi önceden haber verecek. Bu tarz uygulamalar ile, yakında depreme can vermemek için ultra pahalı cihazların gerekli olduğu gerçeği değişecek. Ve kendinizi ile sevdiklerinizi kurtarmak için bir şansınız olacak. Adil olan da bu…

İlgili Yazılar