İnternetin yeni yüzü: Paylaşım ekonomisi

İnternetin yeni yüzüne, paylaşım ekonomisine hoş geldin. Airbnb ve TaskRabbit gibi sitelerin başını çektiği bu yeni olguyla beraber, kendi içerisinde paylaşım yapan ve sahip olduklarını ödünç veren topluluklar oluşmaya başladı.

Paylaşım ekonomisi terimini duyduğun an hemen aklına bir komünün parçası olarak meyve toplamak, çorap dikmek vs. gelmesin. Basitçe anlatmak gerekirse, hepimizin kullanmadığı birçok şey ve paylaşabileceği kendine has birçok yeteneği bulunuyor. İnternet işte bu anda devreye girerek, insanların ister bir ücret karşılığında isterse de tamamen ücretsiz olarak ellerindeki değeleri ödünç vermesini ya da paylaşmasını sağlıyor.

Artık başlayalım mı? Öncelikle bir şeyini doğru web sitesinde listelemen gerekiyor. Bu boş bir odadan, yeni doğurmuş bir kedi yavrusuna kadar değişiklik göstrebilir. Ardından insanlar bu siteler üzerinden seninle iletişime geçmeye başlıyor. Economy of Hours gibi sitelerse bu anlayışı bir adım öteye götürerek, yeteneklerini insanlarla paylaşmana olanak sağlıyor ve işte oldu! Artık karşında internetin icat edilme amacını tamamen yansıtan, paylaşıma, ödünç almaya ve takasa dayalı yepyeni bir topluluk var.

Ucuz bir odanın saray yavrusu, otomobil kiralamanınsa lüks demek olduğu zamanlar geçirdik. Artık internet insanlarının, kiralamak veya ödünç vermek istedikleri, otomobillerden apartman dairelerine kadar birçok şeyi var. Bu alanda başı çeken sitelerden biri de insanların dairelerini, odalarını başkalarına kiralamalarına olanak sağlayan Airbnb. Kurucularından Nathan Blecharchyzk, internetin bu alanda kullanılmaya başlanmasını “Paylaşım her zaman buradaydı, çevremizdeydi” sözleriyle hiç de şaşırtıcı bulmadığını belirtiyor. “Son 50 yıla baktığımızda insanlar, kullanmadıkları birçok değere sahip oldular ve artık teknoloji sayesinde bunların paylaşılabileceğini öğrendiler.”

İnternet siteleri sayesinde mal sahipleri, varlıklarını ödünç almak, kiralamak isteyen insanlarla kolaylıkla bağlantıya geçebiliyor ve çevrimiçi satış sayesinde nakit transferi ortadan kalkarken, sosyal ağlar da güvenilirlik ve bilgi edinme anlamında insanlara yardımcı oluyor. İşte bu temel noktalar paylaşım ekonomisinin dinamiklerini oluşturuyor.

Paylaşım 2.0

Blecharcyzk, “Başarılı bir paylaşım eknomisini ön plana çıkaran üç olgu vardır,” diyor ve açıklıyor: “Öncelikle teknolojinin para transferinin çıkardığı zorlukları ortadan kaldırarak bunu daha kolay hale getirmesi gerekiyor. İkinci olarak, finansal bir ara kazanç derecesi kesinlikle olmalı. Son olarak da eğlenceli bir topluluğa ihtiyaç var. Her şey para kazanmak üzerine olmamalı. İşte tarifin gizli sosu bu.”

Savurgan tüketim anlayışının bir anlamda önüne geçerek çevre duyarlılığı konusunda da bir farkındalık yarattıkları çok açık. Genel olarak baktığımızdaysa Airbnb’nin bu konuda ne kadar başarılı olduğunu istatistikler ortaya koyuyor. 2008 yılında kurulan site şu an dünya üzerinde 34 bin şehirde yaklaşık 500 bin oda/ev ile hizmet veriyor.

Karşıya atar mısın?

Olay sadece, boş odanızı paylaşmaktan ibaret değil. Amerikalı Relay Rides gibi siteler, kişiler arası araç kiralama hizmeti veriyor ve Uber (daha da ucuz versiyonu Uber X) de, isteyen gönüllü sürücülerle yeni bir taksi hizmet ağı oluşturmuş durumda. TaskRabbit’se her türlü ev işi konusunda bir paylaşım ve destek hizmet ağı kurdu. Ödenen ücretler de gerçekten çok uygun. Dünya geneline baktığımızda daha birçok farklı örnekle karşılaşabiliyoruz. Mesela, ev yapımı yemek paylaşımı yapabilmek, çadır kurulabilecek bir parça toprak ödünç alabilmek hatta bakabileceğiniz bir ev hayvanı edinebilmek bile mümkün. Bu iş alanı gün geçtikçe çeşitlenip, genişliyor. Hatta kişiler arası piyasa konusunda uzmanlaşmış bağımsız bir araştırma şirketi olan Collaborative Consumption’dan Lauren Anderson, “paylaşım ekonomisi şu an ABD’de yaklaşık 100 milyar dolara yakın bir değere sahip” diye belirtiyor.

Her şey para mı?

Ortalıkta bu kadar yüksek miktarlarda para dolanırken, bu pazar insanları ister istemez kendine çekiyor. Müşteri olarak paranızın cebinizde kalmasını sağlamasının yanı sıra, bu işten para kazanmak da mümkün. Tabii ki tüm para doğrudan cebine girmiyor. Siteler kendi paylarını alıyor ve sen de kendi alacağın ücret üzerinden vergi ödemek (yerine göre) durumunda kalıyorsun. Ama yine de gayet güzel miktarda paralar kazanmak mümkün.

İsminin gizli kalmasını isteyen bir kullanıcı, İstanbul’da Şişli’de kiraladığı 1600 liralık bir apartman dairesini, Airbnb üzerinden paylaşıma açmış. “Her ay yaklaşık olarak 500 lira kâr elde ediyorum” diyor ve açıklıyor “Bu kesinlikle pasif bir kazanç değil. Her gün ortalama 20 dakikamı bu işe ayırıyorum ve evimi tanımadığım insanlarla paylaşıyorum”. Ama saat hesabı yaptığımızda, saat başına kazanılan ortalama fiyat bizce hiç de fena değil.

Toplum hizmeti

Tüm bu başarının merkez noktası mı? Anderson “Bu kusursuz bir fırtınaydı” diyor. “Paylaşım ekonomisi, kriz döneminde insanların çok fazla para harcamadan istediklerine ulaşabilmesini sağladı ama en önemlisi, genel toplum anlayışından uzaklaşma isteği bunu tetikliyordu.” diye ekliyor. İngiltere’ye baktığımızda bunun gerçekten temel nedenlerden biri olduğunu görüyoruz. Gıda üreticilerini müşterilerle buluşturan ve süpermarket kavramını aradan çıkaran Farmdrop sitesinin kurucusu Ben Pugh’sa, “ABD’de bu işi saf kapitalistlerin yaptığını görüyoruz. İngiltere bu konuda çok daha farklı. Burada iş tamamen sol görüşlüler tarafından idare ediliyor” diyor.

Ben’in şirketi, üreticilerin daha fazla kâr etmesini sağlarken, tüketicilerin daha taze ve lezzetli ürünler tüketmesini sağlıyor. Bir diğer yandan da Streetclub gibi topluluklarına gündelik “kendin yap” işlerinde destek olan ya da Streetbank gibi varlıklarınızı paylaşmanızı, takas etmenizi sağlayan siteler de bulunuyor. Bu sitelerde, takas esnasında hiçbir şekilde paraya ihtiyaç duyulmuyor. Streetbank’in yaratıcısı Sam Stephens, “Finansal ölçüde gerçekleştirilen takas işlemi, birine yardım etme olgusunun doğallık hissini ortadan kaldırıyor. Biz de insanları cömert olmaları konusunda teşvik ediyoruz.” diyor.

Kimseye güvenme

İçeriğinde ister nakit isterse takas olsun, yabancılarla iş yapma konusunda endişe duyulması çok normal. 2011 yılında gerçekleşen bir olayda, vandal bir misafir, Airbnb’den konuk olduğu eve ciddi miktarda hasar verdi. Relay Rides ve Uber gibi sitelerden ödünç alınan bazı araçlar da hasarlı kazalar sonucu kullanılamaz hale geldi. Sitesi içerisinde birçok güvence barındıran Webb bu konuyla ilgili olarak “Hiç kuşkusuz paylaşım ekonmisinin iş potansiyelindeki en kritik noktayı, karşılıklı güven ve güvenlik unsurları oluşturuyor.” diyor.

Bazı durumlardaysa, daha olayın başından dışlanma ihtimaliniz var. Mesele ehliyetinizde kayıt altında gözüken büyük ceza puanları, araç paylaşım sitelerine üye olmanızı engelliyor.

Diğer bir yandan da kapsamlı sigortalar tarafından haklarınız korunuyor. Airbnb’nin yaklaşık 1 milyon dolar değerinde sigorta toplamının yanı sıra, sosyal ağ entegrasyonu sayesinde de misafirinizin kimliğini detaylı bir şekilde öğrenerek güven kazanıyorsunuz ama en önemli güven kaynağını site içerisinde halka açık bir ortamda paylaşılan yorumlar oluşturuyor. Böylece Biecharczyk’in de belirttiği gibi, hem ev sahipleri hem de konuklar itibarlarını en üst seviyede tutmak zorunda kalıyorlar.