“Teknoloji müzik üretimini hem kolaylaştırdı hem de zorlaştırdı”

Müzik sahnelerinde yıllardır çaldıktan sonra bir araya gelen bir ekip olan Kuytu, ilk albümleri ‘Düş İçime’yi çıkardı. Denizer Özveren, Cem Kurt, Taha Rıza Özmen ve Gökçe Kölüksüz’den oluşan ekiple müziklerini, albümü ve oyun dünyasını konuştuk.

Kuytu ekibi nasıl kuruldu?

Denizer: Eski arkadaşız biz. Uzun yıllardır birbirimizi tanıyoruz. Geçmişte de farklı zamanlarda birlikte çaldık. Benim yıllar içinde yazdığım şarkılar vardı. Bunları kaydetmek için tekrar bir araya geldik ve Kuytu ortaya çıktı.

Gökçe: Kuytu, “hadi grup kuralım” türünden bir grup değil, daha çok “organik” bir grup. Geçmişte de ikili üçlü farklı kombinasyonlar halinde birlikte çalmış insanlarız. Ancak grubu bir araya getirerek albüm kaydetmeye motive eden Denizer’in şarkıları oldu.

Kuytu

Grubun DNA’sında kimlerden izler var? Etkilendiğiniz müzisyenler, türler kimler?

Cem: Bunu isim vererek cevaplamak zor. Müzikte coğrafya veya tür gibi ayrımları olan insanlar değiliz. Ama yıllar içinde bu coğrafyaya özgü müzikler hepimizin üzerinde biraz daha etkisini gösterdi. Taha: Grupta herkes farklı şeyler dinliyor farklı müziklerden besleniyor aslında, ortak buluştuğumuz yerler de var mutlaka, ama grubun DNA’sını oluşturan şey bu farklı müzikal zevklerin bir araya gelmesi sanırım.

Ekipmanlarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?

Denizer: Kayıtları da kendimiz yaptığımız için kayıt ekipmanı hakkında bilgi vererek başlayabiliriz. Gitar kayıtları için SM57, RE-20 gibi standart mikrofonlar yanında bazı vintage mikrofonları da kullandık. Neredeyse her gitar kaydında Copicat Tape Echo var. Dijital efekt prosesörleri yerine mümkün olduğunca analog ekipmanları tercih ediyoruz, biraz eski ve kirli tonları seviyoruz. UA-1176 kompresör de çok kullandıklarımız arasında özellikle vokal ve bas için tercih ettik. Martin akustik ve Fender Telecaster elektrik gitarlar var kayıtlarda.

Taha: Bas gitar için genelde Fender Jazz Bass tercih ettik. ‘Yabancı’ adlı şarkıda özel el yapımı bir perdesiz akustik bas kullandım.

Gökçe: İstanbul Drums akustik davullar, İstanbul Mehmet, İstanbul Agop, Anatolian ve Turkish ziller.

Cem: Albümde Telecaster ağırlıklı olmak üzere farklı elektrik gitarlar kullandık. Ayrıca markasını söyleme gereği duymadığım bir cümbüş, ve emektar perdesiz klasik gitarım da kullanıldı.

Kayıt süreci nasıl geçti?

Cem: Uzun ama zevkli geçti. Kafamızda başından beri bildiğimiz ve yaratmak istediğimiz bir sound vardı, onu ortaya çıkarmak için uğraştık. Normal şartlarda mix aşamasında belirlenecek bir çok şeyi biz kayıtlar sırasında belirlemek istedik. Bu nedenle de biraz uzun bir süreç oldu. Aradığımız etkiyi bulana kadar bitti demedik. Ancak sonuçtan hepimiz çok mutluyuz.

Taha: Kayıtları Maslak’ta 3K1A stüdyolarında gerçekleştirdik.

Günümüzde teknoloji müzik yapımını kolaylaştırdı mı? Yoksa zorlaştırdı mı?

Denizer: Teknolojinin müzik prodüksiyonunu teknik anlamda kolaylaştırdığı kesin, ama zorlaştırdığı noktalar da var. Teknolojinin getirdiği imkanlar ile performanslar kayıt sonrasında iyileştirilebiliyor, bu da grupların kayıtlara hazırlıksız gelmesine, kayıt öncesi daha az prova yapılmasına yol açabiliyor. Dolayısıyla üretim sürecinin olumsuz etkilenmesine sebep olabiliyor. Ama herkesin ev stüdyolarında kabul edilebilir seviyelerde kayıt yapabilmesi, müzikal çeşitlilik için harika bir durum.

Yakın zamanda konserler var mı? Büyük festival kitlelerini mi tercih edersiniz yoksa ufak bar konserlerini mi?

Cem: Festival sahnesinin ve ufak barların tamamen farklı hisleri var. Ufak barlar daha çok yakınlık ve iç içelik vaat ediyor, festival sahneleri ise çoğu zaman çok daha iyi bir ses tesisatı ve belli bir mesafe. İkisi de olmazsa olmaz bence.

Gökçe: Gerçekten ikisinin de zevki ve yeri ayrı bizim için, böyle bir tercih yapabileceğimizi sanmıyorum. Önemli olan seyirciyle aynı coşkuyu yakalayabilmek. Yoksa nerede çaldığınızın pek bir önemi yok.

Taha: Şu an konser programımız belli değil ama en kısa sürede konserlere başlamak istiyoruz.

Şarkı sözlerinde ağırlıklı olarak bir sitem var sanki. Şarkı yazım süreci nasıl ilerledi albüm boyunca? Önce söz mü yazıldı yoksa müzik üzerine mi geliştirildi?

Denizer: Söz ve müzik beraber çıkıyor genelde. Önce müzik sonra söz gibi sistemli bir çalışmanın ürünü değiller. Herhangi bir temaya yoğunlaşmıyorum şarkı yazarken, daha çok hikaye ile ilgileniyorum sanırım.

Ekibin teknolojiyle arası nasıl? En çok müzik uygulamaları mı kullanılıyor akıllı cihazlardan?

Cem: Bu konuda da ortak bir profilimiz yok. Teknolojiye çok düşkün olan var, hiç olmayan var. Çocukluğumdan beri elektronik ve bilgisayarla ilgili konuların hep içinde oldum. Sonra da müzik teknolojilerine merak nedeniyle o alana genişleyerek devam etti.

Denizer: Ben de kayıt ve mix ile ilgilendiğim için ister istemez takip ediyorum yeni uygulamaları. Onun dışında telefonumda daha çok sosyal medya uygulamaları var.

Ekip olarak birlikte konsol (PlayStation, Xbox, Wii…) oynayıp maç ya da savaş yapılıyor mu?

Denizer: Keşke 🙂 Ben masaüstü oyunlara çok meraklıyım ama grup olarak bir araya gelip oyun oynamıyoruz. Gökçe ile Star Wars kart oyunu seanslarımız oluyor.

Gökçe: Oyun esnasında Star Wars soundtrack çalarak motive oluyoruz. Bir de Pandemic ve Tavla kapışmaları oluyor..

Cem: Kart oyunu, tavla falan oynanıyor grupta. Sound gibi bu da analog. Benim hiç alakam yok ama bu işlerle.

Not: Bu röportaj Stuff Ekim 2015 sayısında Yiğit Can Kaytmaz imzasıyla yayınlandı.