Habercilik ölmüyor, sadece şekil değiştiriyor

Gazeteler internet tarafından epey hırpalandı. Başta Google gibi şirketlerin internet arama fonksiyonunu geliştiren teknolojik çalışmaları insanların okuma alışkanlıklarını dönüştürmeye başladı. Bir yandan da sosyal medyanın etkisi ve mobil telefonların yükselen gücü derken haber ve bilginin akışı iyice değişti. Peki haberi nasıl bir gelecek bekliyor?

mobil-haber-facebook

Bir zamanlar toplu ulaşım araçlarında insanların elinde sıklıkla görmeye alışık olduğumuz ve çoğunlukla da yan taraflarında oturan yol arkadaşlarının da dikizleyerek okudukları gazeteler yerini akıllı telefonların parlak ekranlarına bıraktı. Bu değişen alışkanlıklar nedeniyle son yıllarda köklü gazeteler yollarına online olarak devam etme kararı alarak gazete bayilerinin raflarına veda etmeye başladı. 30 yıllık İngiliz Independent gazetesi kağıt baskıya veda edeceğini duyurdu ve 26 Mart’ta son kağıt baskısını yaparak tamamen dijitale dönen ilk ulusal gazete oldu. 1933 yılında kurulan haber dergisi Newsweek, 90’lı yıllarda tüm dünyada 3.3 milyon civarında satılırken, çok daha fazla sayıda kişinin haber almak için interneti kullanmaya başlamasıyla 2010 yılında 1.5 milyon okura ulaşabildi. Dergi, satışların ve reklam gelirlerinin düşmesi nedeniyle 2012 yılının Ekim ayında tamamen dijitale geçiş yapacağını duyurdu ve 31 Aralık’ta basılan dergi kapağında bu sayısının son basılı sayı olduğunu yazdı. Hem de bunu dijitalin diliyle, Twitter hashtag’i kullanarak #lastprintissue şeklinde paylaştı.

Derginin yeni sahibi IBT Media’nın kurucularından Etienne Uzac, 2014 yılında Newsweek’in tekrar basılı edisyona döneceğini duyurdu ve dergi verdiği kısa aradan sonra tekrar basılmaya başlandı. Bu adım oldukça sürpriz olarak algılandı çünkü IBT Media bütünüyle dijital bir medya şirketiydi. Ancak Uzac hedeflerinin milyonlarca okuyucuya ulaşmak değil de daha ayrıcalıklı ve kazançlı okur profiline sahip olmak olduğunu belirtti.

newsweek-dergi-haber

Erken kalkan yol alır

Dijital haberin gücünü erken keşfedenler, işin daha çok başındayken oldukça karlı çıktılar. 2005 yılında, 19 yaşındayken İskoçya’daki evinde Mashable isimli haber sitesini kuran Pete Cashmore şu an hatırı sayılır bir servetin sahibi (tahmini 95 milyon dolar). Twitter’da 7 milyona yakın takipçisi bulunan Mashable’a ise yaklaşık 745 milyon civarında bir değer biçiliyor.

Türkiye’den bir örnek de, geleneksel medyadaki tecrübelerini Medyascope isimli platformla dijitale taşıyan duayen gazeteci Ruşen Çakır. Çakır gelecekte bu tür oluşumların çok daha başarılı olacağını belirterek “Bunun yolları, yöntemleri geliştirilecek, reklam gelirleri olacak, sponsorluk gelirleri olacak. Bakıyorsunuz çok sayıda haber ve tartışma kanalı var ama ortada haber ya da tartışma yok. Bunlar artık bu tür mecralarda karşılık buluyor ve buralar kendi kendilerini finanse eden yapılara dönüşecek” diyor ve para kazanabilecek bir formülün gerçek olduğunu dile getiriyor.

Yeni icatlar

Gazeteler dijitalde güç bulmaya başlarken, internet reklamcılığı tahmin edilemez ve güvenilmez bir noktaya gelmeye başlıyor. Online yayıncılar son yıllarda otomatik reklam ve reklam bloke araçları gibi nedenlerle sayısız finansal zorlukla karşı karşıya kaldı. Şimdi bir yandan da sitelerini mobil uygulama ve sosyal platformlara taşımak zorundalar. Bu sistematik değişim pek çok yayıncıyı bundan böyle nasıl para kazanacakları sorusuyla yalnız bırakıyor. Çünkü artık okurlar, haber sitelerinin sayfalarını açmak yerine haberleri sosyal akışlarından takip ediyorlar. Sosyal ağlar büyüyüp geliştikçe internet sayfalarını ziyaret etmek pek çok kullanıcıya dolambaçlı bir yolu kullanıyorlarmış gibi hissettiriyor. Morgan Stanley analisti Brian Nowak, 2016’nın ilk çeyreğinde online reklamlardan kazanılan her 1 doların 85 sentinin Google veya Facebook’a gittiğini paylaşıyor.

Bu güç kayması geçenlerde Facebook’un her yıl düzenlenen F8 konferansında şirketin CEO’su Mark Zuckerberg tarafından netleştirildi. 10 yıllık ilerleme planı önünde durarak konuşmasını yapan Zuckerberg, insanları Facebook dünyası içerisinde tutacak birkaç özellikten bahsetti. Bu özelliklerden bir tanesi de ‘Instant Articles’. Facebook bu yeni makale özelliğiyle, yayıncıları içeriklerini doğrudan Facebook üzerinden paylaşması için teşvik ediyor.

Şirket bir de uygulamalı olarak chatbots’ları tanıttı. Bu sayede kullanıcılar Facebook’un Messenger uygulaması aracılığıyla doğrudan medya şirketleriyle etkileşim kurabilecek. Messenger’ın kişisel olarak paylaşım yapmak için yeni büyük platform olacağını vurgulayan Zuckerberg, bu yeniliğin kullanıcıları servislere bağlamanın yepyeni yolu olacağını da sözlerine ekledi. Facebook bu hamleyle aylık düzenli 900 milyon kullanıcısı olan Messenger’ı, Facebook sayfası bulunan 15 milyondan fazla markayla bir araya getirerek yeni bir tüketici servisi yaratmak istiyor.

Şirketin bu vizyon kapsamında chatbot’ları öne sürmesi tek örnek değil. Önceki aylarda da Microsoft, Twitter üzerinden insanlarla etkileşim kurması için tasarlanan ‘Tay’ isimli bot’u tanıtmıştı.

Benzer bir uygulama da Apple’ın News uygulaması. Uygulama, en çok ilgili olduğunuz konuları temel alarak okumak isteyeceğiniz haberleri sizin için bir araya getiriyor. Apple, News uygulamasını tanıtırken bundan böyle bilgiye erişmek ve olaylardan haberdar olmak için uygulamadan uygulamaya geçmenize gerek yok diyor.

bundle-haber-uygulama

İşin öteki yüzü

Apple News ve Facebook Instant Articles gibi haber aktarımı yapan bu üçüncü parti mobil platformlar, kullanıcılara haber içeriklerine hızlıca erişim imkanı veriyor. Peki bu haber sitelerine nasıl etki edecek? Online haber siteleri sosyal platformların yükselişini yakından takip etti. Geçtiğimiz günlerde, aralarında New York Times ve Washington Post’un da bulunduğu 17 Amerikalı haber organizasyonu, Brave isimli start-up bir haber platformuna hukuki savaş açtı. JavaScript’in yaratıcısı Brendan Eich tarafından başlatılan bu platform, iki son haber trendine cevap olarak ortaya çıktı. İlki Facebook Instant Articles ve Apple News gibi mobil platformların belirmesi, diğeriyse bu programların kullanıcılara haber içeriğinden reklamları kaldırma yetkisi vermesi. Reklamların bloke edilebildiği bu model ile reklamlar çıkarılabiliyor ve yerine kendi reklamlarını yerleştirebiliyor. Bu açıdan Brave gibi platformlar internet üzerinde tutunmaya çalışan geleneksel gazeteler tarafından hedef tahtasına oturtulabiliyor.

blendle-uygulama-haber

Kişisel haber servisi

Haberin dağıtımı konusunda gündeme gelen bir diğer olışum da Blendle. Alexander Klöpping’in 2014 yılında kurduğu. Blendle’ın arkasında ana fikir olarak, farklı gazete ve dergilerden en iyi makaleleri, sitede üyelik hesabı bulunan kullanıcılara bireysel temelde sunmak yatıyor. Blendle içeriklerden %30 oranında gelir elde ediyor, geri kalanı içerik üreticisine gidiyor. Ödeme ise okuyucu haberin sonuna geldiğinde okuyucu hesabından otomatik olarak alınıyor. Bu sistemle çalışan Blendle’ın şu an Hollanda ve Almanya’da 500 binden fazla düzenli okuyucusu bulunuyor. Kurucu Klöpping, sitesini New York Times ve Wall Street Journal gibi sayfaların içeriklerinin de yer aldığı ABD’deki okuyuculara sundu ve ilk 10 günde 10 bin okuyucu sitenin beta versiyonuna üye oldu.

Bir başka start up ise ‘Lumi’. Kendini sosyal haberler olarak tanıtan uygulama “Yalnızca ilginizi çeken hikayeleri okuyun” ve “önemsediğiniz haberleri paylaşın” sloganlarıyla yola çıktı. Şu an Google Play’den indirilebilen ve yakında App Store’dan da indirilebilecek olan uygulamanın yaratıcıları Martin Stiksel ve Felix Miller’ın en çok kullandıkları kelime “kişiselleştirme”. Büyük teknoloji devleriyle ancak bu yolla mücadele edilebileceğine inanan ikili Blendle örneğini ise büyüleyici buluyor.

Blendle kurucusu Klöpping, Blendle’da iyi iş çıkaran hikayelerin gazetelerin en çok okunanlar listelerinden çıktığını söylüyor ve bunların çoğunlukla özel kavrama ve analizler sunan yazılar, önemli röportajlar ve derinlemesine araştırılmış haberler olduğunu belirtiyor. “Her gün yazılmış makalelere baktığınızda bunların bir çoğunun değersiz ve boş olduğunu görüyorsunuz. Bunlar arasında yalnızca birkaçı gazeteci editörün yapmaktan gurur duyduğu işler oluyor. Bizim sitemizde bunlar dikkat çekiyor” diye açıklıyor. Ne zaman insanlar içerik için ödeme yapacak ve bu kişilerin sayısı artacak, o zaman kaliteli gazeteciliğin aslında en çok fazla para yapan şey olduğu ortaya çıkacak diye düşünen Klöpping “Bu, tıklanmak için yalvarmaya ve içeriğin sadeleştirilmesine yönelik bir adım olabilir” diyor.

“Yazıyor yazıyor” diye bağıran gazeteci çocukların yerini akıllı telefonların ekranlarına düşen bildirimlerin aldığı günümüzde gazetecilik ölmüyor ama çok köklü bir değişim geçiriyor. Her geçen gün de teknolojinin akışına kapılarak kendi yolunu bir şekilde bulacak gibi görünüyor.

Bu makale Stuff’ın Mayıs 2016 sayısında Doğanay Konalı imzasıyla yer almıştır.

 

Bu dosyada gerçekleşen Ruşen Çakır röportajını da izlemeyi unutmayın.